Yunus Emre Enstitüsü, düzenledikleri ‘Cumhuriyet’in Kültürel Yüzü’ başlıklı yaz okulu programlarının tamamlandığını duyurdu. Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlenen programda; Türkiye’nin edebiyat, sinema, mutfak ve arkeoloji alanındaki zengin mirası yabancı katılımcılara sunuldu. Sinema Yaz Okulu’na katılan Samed Aghayev, “Türkiye’nin sinemacılarıyla, yönetmenleriyle, senarist, yapımcı ve oyuncularıyla bir araya gelmek harikaydı. Bu program bizim için ufuk açıcıydı” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı kutlamaları kapsamında Yunus Emre Enstitüsü tarafından ‘Litera-Türk’, ‘Kamera Arkası’, ‘Türk Sofrası’ ve ‘Türk Arkeolojisi’ temalarıyla düzenlenen programlar, 18-29 Ağustos tarihleri arasında İstanbul ve çeşitli illerde gerçekleştirildi. Bu uluslararası yaz okulu programlarında, Türkiye’nin 1923-2023 yılları arasındaki kültürel değişim ve dönüşümü ele alındı. Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla Türk Hava Yollarının sponsorluğunda düzenlenen programda; Türkiye’nin edebiyat, sinema, mutfak ve arkeoloji alanındaki zengin mirası yabancı katılımcılara sunuldu.
LİTERA-TÜRK: EDEBİYAT YOLUYLA TÜRKİYE’Yİ TANITMA
İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen Litera-Türk yaz okulu, çağdaş ve klasik Türk edebiyatının seçkin eserlerini, yazarlarını ve edebi mekanlarını katılımcılarla buluşturdu. Yazar söyleşileri, şiir günleri, edebi ve tarihi mekan gezileri gibi etkinliklerle, yabancı katılımcılar Türk edebiyatını yakından tanıma fırsatı buldu. Katılımcılar, henüz tercüme edilmemiş eserleri ve farklı yazarları keşfetme imkanı da yakaladı.
KAMERA ARKASI: TÜRK SINEMASINA YOLCULUK
‘Kamera Arkası Yaz Okulu’ programı, Türk sinemasının tarihini ve gelişimini katılımcılara aktardı. İstanbul’da Rami Kütüphanesi’nin destekleriyle gerçekleştirilen bu programda, seminerler, atölye çalışmaları ve film seti ziyaretleriyle katılımcılara, Türk sinemasının zengin birikimi sunuldu. Yönetmenler, oyuncular ve yapımcılarla bir araya gelen katılımcılar, Türk sinemasının dünya çapında tanınan isimlerinden ilham aldı.
TÜRK SOFRASI: TÜRK MUTFAK KÜLTÜRÜNÜN DÜNYA İLE BULUŞMASI
‘Türk Sofrası Yaz Okulu’ programı, Türk mutfağının zengin mirasını dünya mutfaklarıyla buluşturdu. İstanbul, Balıkesir, Afyonkarahisar ve Ankara’da düzenlenen programda, yabancı mutfak profesyonelleri ve şefler hem teorik derslere hem de pratik atölyelere katıldı. Türk mutfağının topraktan sofraya uzanan hikayesi katılımcılarla paylaşıldı ve Türk yemeklerinin tadımı gerçekleştirildi.
TÜRK ARKEOLOJİSİ: ANADOLU’NUN TARIHİ ZENGİNLİKLERİNİ KEŞFETMEK
‘Türk Arkeolojisi Yaz Okulu’ programı; Anadolu’nun zengin arkeolojik mirasını, dünya arkeolojisi açısından önemli noktalarla katılımcılara tanıttı. Troya, Efes, Gordion, Karahantepe ve Göbeklitepe gibi antik kentlerin yanı sıra; Troya Müzesi, Zeugma Müzesi, Şanlıurfa Müzesi ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi gibi önemli müzeler ziyaret edildi. Arkeologlar ve uzman rehberler eşliğinde yapılan bu gezilerle katılımcılar, Türk arkeolojisinin dünya mirasına katkılarını yerinde inceledi.
32 ÜLKEDEN 61 KATILIMCI
‘Cumhuriyet’in Kültürel Yüzü’ temalı yaz okullarına, 32 farklı ülkeden toplam 61 katılımcı davet edildi. Türkiye’nin kültürel mirasını ve entelektüel birikimini dünya ile paylaşmayı ve Türkiye ile diğer ülkeler arasında kültürel bağları güçlendirmeyi hedefleyen programın sonunda katılımcılar, Yunus Emre Enstitüsüne teşekkürlerini dile getirerek ve bu deneyimin kendileri için ne kadar değerli olduğunu ifade ettiler.
Sinema Yaz Okulu’na katılan Samed Aghayev de, “Türkiye’nin sinemacılarıyla, yönetmenleriyle, senarist, yapımcı ve oyuncularıyla bir araya gelmek harikaydı. Bilmediklerimizi öğrenme ve ciddi bir iletişim bağı kurma imkanı bulduk. Ayrıca 15 ülkeden farklı sinemacı arkadaşlarla tanışarak yeni bir çevre edindik. Bu büyük program bizim için ufuk açıcıydı” diye konuştu.
Programa Avusturya’dan dahil olan Benjamin Frerix ise Türk Arkeolojisi Yaz Okulu programından duyduğu memnuniyeti şöyle dile getirdi:
“Üç kıta ve sekiz farklı ülkeden araştırmacı ekiple Gelibolu savaş alanları, Truva ve Efes Antik Kentleri gibi önemli yerleri uzman rehberler eşliğinde ziyaret ettik. Bu programda arkeologlar, tarihçiler ve sanat tarihçileri olarak hayat boyu sürecek güçlü bir dostluk bağı kurduk.”
